Resmi kurumlarda 5 farklı isimle kaydı bulunan Ersin Akbaş'ın filmleri aratmayan hikayesi
ANTALYA SON DAKİKA HABERLERİ, 22 Mayıs 2020 01:36Antalya'da doğumunda cinsiyeti kız olarak kayda geçen ve sonrasında yapılan hatalarla resmi kurumlarda 5 farklı isimle kaydı bulunan Ersin Akbaş'ın hayat hikayesi Aziz Nesin'in "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" isimli romanını akıllara getirdi.
Antalya'da yaşayan 54 yaşındaki adamın, doğumunda cinsiyeti kız olarak kayda geçmesinin ardından yapılan hatalarla resmi kurumlarda 5 farklı isimle kaydı bulunuyor. Evliliğinin de tehlikeye girdiğini belirten adam, "İnsanın bir kocası olur. Hanımın 5 kocası var. Hatta eşim bu yüzden boşanma davası açacak" dedi.
OLAYLAR ZİNCİRİ DOĞUMUNDA BAŞLADI
Antalya'da yaşayan Ersin Akbaş'ın ismiyle ilgili hatalar zinciri, doğumuyla başladı. 1966 yılında Zonguldak'ın Çaycuma ilçesinde doğan Akbaş, Çaycuma Nüfus Müdürlüğü'ne adı 'Ersin Akbaş' olarak bildirilmesine rağmen 'Ergün Akbaş' ismiyle, cinsiyeti 'kız' olarak kaydedildi. İlerleyen dönemde annesinin dikkati sayesinde cinsiyet yanlışlığı düzeltildi. Ancak yanlış isimle kaydetme hataları farklı tarihlerde tekrar eden Ersin Akbaş'ın hayatı film senaryosuna döndü.
İKİ KEZ ASKERE ÇAĞRILDI
Ersin Akbaş, iddiasına göre iki kez askerlik yaptı. Kendi adıyla 1986-1987 yılları arasında 18 aylık vatani görevi yapan Akbaş, 1990 yılında Körfez kriziyle çıkan seferberlik sonrası ikinci kez askerliğe çağrıldı. Akbaş, ikinci askerliğini de 'Ersün' adıyla yaptı. Akbaş, 2008 yılında dava açarak gerçek ismine kavuştu. Ersin Akbaş, yeni kimliğine kavuşsa da şanssızlıklar peşini bırakmadı.
"BABA ADLARI NET OLMADIĞI İÇİN OĞULLARIM OKULU BIRAKTI"
2011 yılında başkasının yerine hapis yattı. Hata anlaşılınca 15 gün sonra tahliye oldu. Ersin Akbaş'ın adı dolayısıyla yaşadığı sıkıntılar, sosyal güvenlik primi ödemelerinde ve iş bulma süreçlerinde de sürdü. İsim karmaşasından dolayı üniversitede okuyan kızıyla da sorun yaşadığını anlatan Akbaş, "Kızım bana 'Baba televizyonlara çıkma' diyor. O da haklı ama ben kime hesap soracağım, kime ne diyeceğim? 5 tane isim var. Cumhurbaşkanı'na, Adalet Bakanı'na da sesleniyorum. Ben çok mağdur oldum. Çoluk çocuğum mağdur oldu. Baba adları net olmadığı için oğullarım bu yüzden okulu bıraktı. Bu hataların cezasını benim mi çekmem gerekiyor? Sorumlular kim, nerede" dedi.
"KENDİMDEN UTANIR HALE GELDİM"
Ersin ve Ersün Akbaş olarak SGK kayıtlarında iki kez sigortalı olarak göründüğünü sözlerine ekleyen Ersin Akbaş, konuşmasını şöyle tamamladı: "Doğumdan beri bu mücadeleyi veriyorum. Üzerime kaç kimlik çıktı, onu da bilmiyorum. Benim bildiğim 5 tane isim var. Bu durumdan çoluk çocuğum da çok etkilendi. İnsanın bir kocası olur. Hanımın 5 kocası var. Ayıp. Bu kadar da olmaz. Kendimden utanır hale geldim. Hatta eşim bu yüzden boşanma davası açacak. Hanımla evliyim ama Ersin olarak evliyim. 3 çocuğum var. Onlar da bu mücadeleden bıktı. Bana bu işi çözemeyeceğimi söylüyorlar."
BİRÇOK İSMİ VAR DİYE İŞ BULAMADI
Ersin Akbaş'ın avukatlığını üstlenen Bekir Alim ise müvekkilinin yaşadığı sıkıntıları anlatırken, meslek hayatında ilk kez böyle bir durumla karşılaştığını söyledi. Konunun incelenmesi için SGK'ya başvuruda bulunduklarını söyleyen Alim, SGK ve nüfus müdürlüğü nezdinde 2 farklı süreç işlediğini belirtti.Müvekkilinin 1984 yılında 18 yaşındayken annesinin iş yerinde 'Ergün Akbaş' olarak ilk kez sigortalı işe başladığını ifade eden avukat Bekir Alim, "1986 yılında yine nüfus müdürlüğünün hatası nedeniyle müvekkilim Ersin Akbaş olarak askere alınmıştır. 18 ay askerlik yaptıktan sonra müvekkilim aynı iş yerinde bu kez, yine nüfus müdürlüğü hatasıyla 'Ersün Akbaş' ismiyle sigortalı işe başladı. 1990 yılında bu kez 'Ersün Akbaş' ismiyle askere alınmış ve 20 gün sonra yanlışlık fark edilerek terhis edilmiştir" dedi.Ersin Akbaş'ın, 1991 yılında 'Ersün Akbaş' ismiyle tuhafiye üzerine vergi mükellefi olduğuna dikkat çeken avukat Bekir Alim, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Müvekkilimin vergi mükellefliği 1997 yılına devam etmiştir. Müvekkilimin adı nüfusta 'Ersün' olarak kayıtlı olmasına rağmen SGK'da şirket unvanı ve faaliyet alanı sistemde 'Ersin Akbaş' olarak yanlış kaydedilmiştir. Müvekkilim her ne kadar isim yanlışlığına rağmen birikmiş Bağ-Kur borcunu ödemek için başvursa da bu kez kendisine halihazırdaki isminin Ersün olmasından dolayı başvurusu reddedilmiş ve dava açması gerektiği söylenmiştir. Müvekkilim 1997 yılında vergi kaydını kapatmıştır. İş bulma vaadiyle İstanbul'a gelen müvekkilim, bu kez kendisinin birçok ismi olduğu ve sahtekar olabileceği gerekçesiyle sigortalı olarak bir işte çalışamamıştır. Müvekkilim 2003 yılında Antalya'ya taşınmıştır. 2006 yılında 'isminin nüfus kayıtlarında düzeltilmesi' için Çaycuma 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açılmış ve müvekkilim 'Ersin Akbaş' olarak nüfus kayıtlarına işlenmiştir."
EMEKLİ OLABİLMEK İÇİN BAŞVURU YAPTI
Avukat Bekir Alim, müvekkilinin emekli olabilmesi için SGK'ya gerekli yazışmaları yaptıklarını da sözlerine ekleyerek, "Müvekkilim hakkında Ersin Akbaş, Ersün Akbaş, Ergün Akbaş, Ergun Akbaş ve Ergin Akbaş isimleriyle detaylı arşiv araştırması yapılarak, araştırma sonucunda müvekkilimin geçmiş dönem sigortalılık ve Bağ-Kur kayıtlarının tespit edilmesi ve Ersin Akbaş üzerine işlenmesini talep ettik. Bu talebimiz kabul edilmezse yargı yoluna başvuracağız" diye konuştu.
"YAŞAR NE YAŞAR NE YAŞAMAZ" ROMANININ KONUSU
Yaşar Yaşamaz adlı karakter hapse girmesinin ardından mahkûm arkadaşlarına hayat hikâyesini anlatır. Devlet, Yaşar Yaşamaz'ın nüfus kayıtlarına göre bir ölü olduğunu düşünmektedir ama yine de askerlik görevini yerine getirir. Yaşar nüfus kâğıdı çıkaramaz ve olaylar hem güldürü hem de düşündürücü şekilde gelişir.
Yaşar'ın ilkokula başlayabilmesi için nüfus kağıdına ihtiyacı vardır. Ancak nüfus dairesindeki kütüğe göre 12 yaşındaki Yaşar Çanakkale Savaşı'nda şehit düşmüştür. Bu yüzden nüfus kağıdı Yaşar'a verilmez. Zaman geçer ve Yaşar asker kaçağı olarak adlandırılıp askere çağrılır. Terhis olma zamanı geldiğinde de Yaşar kütüğe göre yaşamadığı için terhis edilemez. Zar zor terhis edilir. Bu sefer Yaşar'ın babasının öldüğü öğrenilir. Yaşar babasının borçlarını ödemek zorunda bırakılmasına karşın nüfus kağıdı olmadığı için mirasını alamaz. Babasının ölümünden sonra İstanbul'a gelir ve köyden tanıdığı olan Satı Bey'in yanına gider. Satı Bey çok saygı duyulan bir adam olduğundan onun bir kağıdıyla istediği işe girebileceğini öğrenir. Satı Bey'in yazdığı kâğıtla müzeye iş bulma ümidiyle gider fakat yazı silinmiş olduğundan dolayı müzede çalışmak yerine müzeyi gezmekle yetinir. Zaman geçer ve birisiyle manav dükkânı açarlar. Manav işi ilerler fakat bir gün adamın tüm parayı alıp kaçtığını öğrenir. Mahkemeye başvurmak istese de nüfus kağıdı olmadığı için hakkını arayamaz.
ANTALYA SON DAKİKA HABERLERİ, 22 Mayıs 2020 01:36
Yorumlar (0)